bugün

entry'ler (426)

kutay biberoğlu

gazi üniversitesi tıp fakültesinde kadın hastalıkları ve dogum ana bilim dalında prof. dr.
bu ülkenin görüp görebileceği en bilgili ve kendini en çok yenileyen doktoru. yani en azından bir öğrencisi olarak benim gördüğüm kadarıyla. bu ülkedeki %99 kadın doğum uzmanı üzerinden 6 sene geçmiş, yenilenmiş pcos tanı kriterlerini hala bilmezken çok rahat zekası ve bilgisiyle onları ezebilecek bir insan. kadın doğum stajımı alırken kendine idol olarak seçmemin yanından üzerinden 1 yıl geçtikten sonra bir kaç gün evvel kendi sorunumu danışmak için gittiğimde yanına, hayranlığım çok çok daha katlamıştır kendisine.
çünkü bana tsh ın sınırda dediğinde testin yanında yazan referans değerlerle alakası olmayan tsh ım için ilaç verdiğinde anladım yenilenen bir referans değeri olduğunu ve hocamın her zaman ki gibi bunu çok iyi bildiğini ve yanılmadım. yaptığım bir araştırmada artık American Association of Clinical Endocrinologists de tsh sınırının 3 e çekildiğini gördüm.
işte o an önünde önlüğümün bütün düğmelerini ilikleyip, eğilip, umarım bir gün onun hocalığında yetişen bir asistan doktor olurum ve etim de kemiğim de onun olur dövse de sövse de bilgileriyle beynimi donatsa diye dua ettim.
sonuç itibariyle sadece bu ülkede değil dünya çapında bir doktor ve gururumuz olan bir beyin kendisi.

sicko

özellikle böbrek kanseri olan kocasını anlatan kadında göz yaşları tutulamayan belgesel...

sicko

çıkan yasa ile artık türkiye' de de bulunan rezalet sağlık sistemini anlatıyor. yasa çıktı çok değil 1 2 seneye oturacak ülkemize.
http://direkizle.net/hasta-sicko-turkce-dublaj.html buyrunuz.

yabancı doktor yasası

insallah bir okuyan çıkar da amacını anlayıp cevresine yayar.

yabancı doktor getirilmesini bu kadar isteyen bir hukumetin acaba neden istediğini düşünen oldu mu hiç içinizde? nasıl olur da vatandaşın dilini bilmeyen ve tırnak içinde söylüyorum ayıp etmek istemiyorum ama kibarca "bilgisiz" insanları alın size doktor diye getirmek için bu kadar ısrar eder? bunun amacı nedir hiç düşündünüz mü?
bakın açıklamada da açık seçik söylenmiş cümleler var, aynen söyle:
"türkiyeyi cazip bir merkez yabanacı piyasası için pazar yapacagız"

bu cümle şu demek: türkiyeye yabancı sermayelerle özel hastane zincirleri kuracağız. bu sermayeyi yatıran adam da babasının hayrına yatırmıyor heralde, yine bizim saf vatandaşımızın cebinden cıkan vergiler ve direk cebinden cıkan özel saglık sigortalarıyla kara gecirecektir. çünkü bizim insanımız saf.
insanlar emekli olana kadar hep vergi verdiler saglık hızmetı alabılmek için bunun bile belki önemi kalmayacak çünkü herkes özel saglık sigortasına ne kadar fazla para oderse o kadar saglık hizmeti alacak artık. çünkü adamlar buraya kar etmeye geliyorlar. bu yabancı doktor ve hemşirenin amacı da bu. her ticarethane iş yerinde ucuz iş gucu ister. dolayısıyla da yanlarında 200 dolara calısacak doktor ve hemsireleri getirmek isterler. peki size soruyorum hanginiz cocugunuza çin malı bir maddeyi gönül rahatlıgıyla veriyor? hatırlatırım orasıda aynen bu şekilde ucuz iş gücü olan bir ülke. diceksiniz ki ben yabancı doktora gitmem o zaman türke giderim. size söyle anlatayım hani diyorsunuz ya insan gibi davranmıyorlar çunku turk doktorları insan degiller. insanlıkları ellerinden alınmıs durumda. turk doktorları 36 saat hastanede aralıksız calısıp eve gidip 12 saat uyuyup tekrar gorevının basında 36 saat calısıyorlar. ve aldıkları maas verılen doner sermayeyle bırlıkte 2500 ıle 3000 lıra arasında. o kademeye gelmek ıcın unıversıtede 11 yıl (kalmadan gecmek nerdeyse %50 oranındadır) okuyorlar. bu okuma işi gunde 6 saat ders calısmaya neden o kadar az calıstım ben dun yaa dıye uzulme gerektıren bır okuma işidir. dolayısıyla evet bır cok doktor suratı asık bir sekilde geziyor çünkü aslında hepsinin dısarıda da bir hayatı olmasına ragmen artık o hayatları yoktur. kardeşinin dugunune gidemezler çünkü.
sonuc olarak sız dedınız ya ben de turk doktora gıderım olur bıter, artık turk doktorlar boyle calısmıcaklar, artık turk doktorlar verilen emeginin karsılıgını alamadıkları için bu ülkeden kacacaklar kalanlar artık bu sekılde yetıstırılmeyecekler. cunku onlardan istenen artık kalıte degıl kagıtlara yazı yazan kaşe basma hakkı olan insan olmaları olacak.
bütün bunları geçtim benim param var oglum ben en ıyı doktora giderim bana bişey olmaz diceksiniz bazılarınız. Allah herkesi korusun ama dunyada her 8 kadından 1i 70 yaşına kadar meme kanseri oluyor, bir cok kanser turu var, bir cok genetik hastalık var. siz özel saglık sigortanızı ödediniz. o yıl size baktı bu hastaneler o yılın sonunda yok arkadaş sana sigorta yapmıyorum dicekler. ya da tıpkı kazalı araba sigortası gibi ver bakalım üzerine şu kadar daha para yoksa ödemem dicekler. peki siz bir rituximab(en ucuz kanser ilaclarından biri) ilacının 9500 dolar artı kdv oldugunu biliyor musunuz? hani zengindiniz ya paranız vardı nereye kadar ödeyeceksiniz? nerede tükeneceksiniz? amerikadaki sistemin aynısıdır bu. peki siz amerikada 2 ögretmenin güzel evleri arabaları varken birinin kanser olmasından sonra bütün mal varlıklarının gittigini sokaklarda kaldıklarını biliyor musunuz? adamlar wall street i işgal et diyip ayaklanıp duruyorlar neden ayaklanıyorlar? acil servislerden dönüyorlar çünkü onlara sigortaları olmadıgı için acil servislerde bile acil bir mudahale yapılmadıgını biliyormusunuz?

Allah'a dua ediyorum insallah benim aileme bir sey olmaz diye herkes de oyle dua etsin bu saatten sonra. her gece dua etsin hem de. çunku artık geri donusu olmayan yola girdik malesef.
yalnızca inandıgım bir şey var öteki dunyada cehennem var. herkes yaptıklarının cezasını cekecek. buna gonulden ınanıyorum.
ve bir de 1 2 yıl agzı yanan halkımızın artık sittin sene oy vermeyeceğine.

edit: buyrunuz http://blog.milliyet.com....etleri/Blog/?BlogNo=68365

bu da amerikan 2007 yapımı bir film izlerseniz anlarsınız ne demeye çalıştığımı http://direkizle.net/hasta-sicko-turkce-dublaj.html (bkz: sicko)

sisko somonun kenar yagi

hep dünyadaki herkesin mutlu olmasını; sevginin dünyanın her yerine hakim olmasını; bir yerden gittiğinde oraya güzellikler bırakmış olmayı istedi.
şimdi yine gidiyor.
insanların mide bulandıracak şeyler yazıyor olması, onu kız olmaktan utandırıp, erkeklerin hepsinden tiksinmesine sebep olmaya başladığını anladığında gitme vaktinin de geldiği anladı.
kimi insanlarla çok güzel diyalogları oldu bu arada. yakın zamanda fidelcastro'yla güzel geyik yapmıştı.
"o mantıyı ben yapmamıştım castro * sen beni mösyö kenar yagi olarak hatırla bi kızla arkadaş olamayacağın için *
histeri komitelerin hep iyi geçsin ne diyim *
shotgunpadre sözlükte hiç konuşmadığım ama gerçek hayatta gülümseme sebebim. kendisi tam bir trolldür. vurun ona *
kıyamam ya. vazgeçtim, ona bi şey yaparsanız sözlüğe bir troll olarak dönerim ona göre." dedi giderken.
şuan hatırlayamadıkları da var tabi. mesaj kutusunu açmaya üşendi açıkçası.
son olarak kendi çapında dans ederken ve "gidiyorum elimde çanta; tüm bağlantımı kestim bir anda; üzülüp de başını vurduğun anda zallcığım; zor olacak ama gidiyorum." diye şarkı söylerken görüntülendi. herkesi öptü, bye, gg, aeo, mucks vs vs. dedi. sonra da kendinden utandı.
not: bu kadar küfüre, sözlük formatına aykırı entrylere göz yuman modların gülücüklere takılmayacağını düşünüyorum.

tek başına tatile çıkmak

kuvvetle muhtemel bu yaz yapmak zorunda kalacağım olaydır. her yıl önce aileyle tatile gidip sonra kocaman bir arkadaş grubuyla çok eğlenen biri için sanırım hayatının en sıkıcı tatili olacaktır. plan güvenli ve daha çok yaşlıların katıldığı avrupa turlarından birine yazılmaktır.

sözlük yazarlarının itirafları

az önce bir yazarı bozdum. ve sonra da insanlar tarafından desteklendim.
ve şuan cidden mutsuzum. ben böyle bir insan değildim be sözlük. bütün bunlar pms'nin etkileri. bildiğin üzerime bir ağırlık çöktü. mobil girdiğim için silemiyorum ama bilgisayarımdan girdiğim an sileceğim entrymi. kendisinden özür diliyorum.

wolfgang amadeus mozart

ne üstün zekâ, ne hayal gücü ne de her ikisi
beraber, bir dâhi yapmaya yeter.
Sevgi, sevgi sevgi...
işte bu dehanın ta kendisidir." Mozart

aras bulut iynemli

son bölümde içinde babası ve kendiyle birlikte evi yakarken insanları hüngür hüngür ağlatmış bana "sen ağlama nolurrr" dedirtmiş filmin içine girip onu o evden çıkartma isteği uyandırmış, dünyanın en tatlı aşığını oynayan mükemmel bir oyuncu.

pms

sınav dönemiyle çakıştığında etrafındakileri çıldırtacak kadar 180 derece değişebilen kadının mens öncesi dönemidir. reçetesi spor yapmak(siniri atmak için) ve çikolata yemektir. bir kaç gün insanlardan uzak yaşamak da bir seçim tabi.

tek taş yüzük istemeyen kadın

tanım: dünya üzerinde olması olasılığı %0,01 olan olay.
ama burda incelenmesi gereken psikoloji evlenmek istediği kadına alacağı tek taşın hesabını yapan erkeğin psikolojisidir. ekonomik durumu yoksa eğer pırlanta almak zorunda değildir. 300-500tl e swarovski tek taşlar da vardır. benim anlamadığım bir erkek nasıl hayatının tamamını geçirmek istediği, çok sevdiği o kadına bi şey alırken -ki o şey çok anlamlı bir şey- bu kadar maddi duygular içinde olabilir.

laik devlette zorunlu din dersi verilmesi

şanslı bir çocuk olarak hep iyi okullarda okudum ve tüm din kültürü ve 'ahlak bilgisi' öğretmenlerim modern insanlardı. hal böyle olunca o dersten ne yazılı oldum ne bir zorlama gördüm. lise3 de sürekli ders çalıştığımız için hiç bir derse girmedik tabi ama o zamana kadar hep kendi isteğimle gittim o derslere çünkü o dersler sadece din dersi değil üniversitedeki etik dersinin bir küçük hali olan ahlak bilgisi dersiydi. ordan burdan, güzel şeylerden, insanlara faydalı olmaktan(tüm dünyadaki tüm dinden insanlara, sadece insan oldukları için), dünyada can taşıyan en ufak şeye zarar vermeyip onlari sevmekten konuşmayı çok severdim. bunda ne kötülük vardı sonuçta. tamam belki zorlamayla bişeyler yapmaya çalışan öğretmenler vardır ama bu sadece bu derse özgü değildir. üstelik bu dersten istenildiği taktirde muaf da olunuyor öbür derslerde böyle bi şans da yok. üstelik başarısız olursanız sınıfta kalma ihtimaliniz de oluyor.
dünyada ülkelerin ilerlediği onca alan varken birileri bi şeyler çıkarıyor insanlar da bunların peşinden gidiyor gibi geliyor bana. kaçınız aids in tedavisinin bulunduğunu duydu?
"insanlar düşünceleri kadar büyüktür." ufak insanlar gibi ufak işlerle uğraşmak en azından bana yakışmaz. bu tartışmanın saçmalıktan öte bir şey olmadığını düşünüyorum.

göğsün daralması

nefes alırken sanki aldığın nefesin yetmiyormuş gibi olması durumu. aynı anda sınavınız varsa, aynı anda aşık olmak üzereyseniz ve beyniniz bunun olmaması için milyonlarca sinyal gönderdiği halde başarılı olamıyor ve bu durumu durdurmakta yeterli gelmiyorsa oluşan iç sıkıntısının yapmış olduğu psikojenik disipne bunun sebebi olabilir.

kalitesiz sözlük

an itibariyle tanımını bir çok sözlüğün yaptığı gibi uludağsözlük ün de yaptığı kelime öbeği. bunu da okuyunca güleceksiniz bi çoğunuz eminim. sanki sen çok kalitelisin diceksiniz. bi şey demiyorum size utanmaz olmayı tanımlayamam şuan.

dünya çapında yankı uyandıran haberi paylaşıyorum. Aids' in tedavisi bulundu diyorum. bir allah'ın kulu eksi oy vereydi bari de okudugunuzu anlasaydım. yok abi. ama bir tek cinsel içerikli başlık açayım hafta sonu şu sabahın köründe 30 tane entry girilirdi.

bu olaydan mod'ların sorumlu olduğunu düşünüyorum. kurallar gereği entry içeriği küfür içermemeliydi değil mi? kim takar hacı ya... yakında @2 diyip ayar da veririz...

aids tedavisi

http://www.cnnturk.com/20...degil/599508.0/index.html
Tıp dünyasına bomba gibi düşen bir haber artık tedavisi mümkün olmayan aids'ten kurtulmuş bir hasta olduğu yönünde. kanser tedavisinde bana göre(bir tıp öğrencisine göre) en başarılı olan ülke almanya'nın hem kanser hem aids hastasi olan bir kişiyi kanser tedavisinde kök hücre yöntemiyle tedavi ederken şans eseri buldukları tedavi. tüm dünyaya tüm insanlığa müjde olsundur.
yazar notu: bugün çok mutluydum bu da tuzu biberi oldu.

ortanca

beyaz olanlari en guzeli olan, bir bahcenin olmazsa olmazi, gordugum yerde beni cok mutlu eden cicek.

2

Suan ismini hatirlayamadigim yabanci bir yuzucunun sirtindaki dovme. muhabir neden sirtinizda 2 seklinde bir dovme var dediginde verdigi cevap beni kendine hayran etmistir.
"arkamdan gelen kacinci oldugunu gorsun diye." demistir. iste o an bu yaratici dusuncesi ve kendine olan guvenine icimde gizli bir hayranlik olusmustur. daha sonra burnu yere dusse gururundan almayacak olan ben "off ne izliyoruz su kendini begenmis salagi degistir." demisimdir yanimdaki kisiye. kanalin degistirilmesiyle duydugum hazi anlatamam. sanki bir yuzme yarismasindayiz da gordun mu ikiyi demis gibi olmusumdur. cok pisligim oglum.
bir de bir fen lisesi mezunu olarak malum matematikle cok hasir nesirdik. bir hocamiz vardi(sonradan universitede ogretim gorevlisi oldu) 2 nin matematikte di$iyi temsil ettigini soylerdi. bu saatten sonra 2 yi hayal edip pis isler yapacak insanlar olduguna eminim. kih kih.

incirli caddesi

her turlu guzel ve nezih ortamlarin bir arada bulundugu, kocaman bir zara magazasina sahip, ve nedendir bilinmez 3 4 tane ugur dershanesi'nin oldugu cadde. caddede o kadar cok ugur dershanesi vardir ki bu sisko somoncuk ilk gunler hangi ugur dersanesinin yanindaydi ev diye aramaktan sen de 3 kilo ben diyim 5 kilo vermisti. az kalsin en guzel yeri olan hupletilecek kenar yagini kaybediyordu.
taksiciler de anlamaz bir turlu ugur dershanesinin oraya dediginizde.
bir cok ozel doktor muaynehanesi de bu cadde uzerindedir bana gore floryadan sonra en guzel bakirkoy bolgesidir.

kalp

bana gore kulaktan sonra anlasilmasi en zor organdir. nasil bir organsa her olayda her yeri bozulabiliyor. dersten bir alinti:
kalbi bir ata benzetirsek sirtindaki yuk preload, yolun egimi afterload oluyor. yuk diastolde dolan kansa o yuku sistolde vucuda yollayan atimiz afterload denilen egimi de asmak zorundadir. bu afterload kalbin onundeki engellerdirm mesela bir aort darligi bu afterload u artiran bir durumdur. afterload artarsa yani egim artarsa at daha guclu olmak icin kendini buyutur kaslarini gelirtirir yani hipertrofiye olur. kalp buyumesi dedigimiz olay budur.

sakinleştirici

Farmakolojik bilgilerimiz dahilinde bilinen en kuvvetli analjezik(agri kesici) morfindir. terminal donem kanser hastalari ve cok buyup bir ameliyat sonrasi disinda pek kullanilmaz. ciddi bagimlilik yapar.